Sanayi devrimiyle birlikte başlayan tüketim toplumu tüm çılgınlığıyla devam etti. Ancak artık zorlama ve sanal deniz bitti. Tüketicilerin taleplerini karşılamak için seri üretimin sınırlarını zorlayan firmalar ister istemez doğal kaynakları zedeledi, kaynaklara rahat erişebilenler daha çok zengin olurken kıt imkanlara sahip olanlar daha da fakirleşti. Uçurum büyüdü. Uçurumdan aşağı düşecek olan peki kim olacak? İşte bu uçurum küresel ısınma ve enerji krizlerinin kapımıza gelmesine neden oldu. Son dönemde yaşanan sorumsuz üretim ve tüketim, iklim değişikliği ve küresel ekonomik sorunlar hem bizleri hem de gelecek nesilleri etkiliyor. O yüzden sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında yeşil girişimcilik, yeşil ekonomi, yeşil teknoloji, yeşil kimya, sıfır atık, geri dönüşüm, bilinçli tüketim türetim, tasarruf, yenilenebilir enerji kaynakları, organik tarım, permakültür gibi konu başlıklarını içeren sürdürülebilir yaşamı zorunlu bir hale geliyor. Ekolojik ve Ekonomik bakış açısı ile çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlanırken ekonomik gelişme, gelir artışı, istihdam ve fakirliğin azaltılmasına da katkı sağlanmış olacak.
Uçurumdan hep beraber düşmeden sürdürülebilir ekonomi ve yaşam biçimine geçmek gerekiyor. Gemi batarsa, ki küresel denizde su alıyor, hepimiz batacağız!
Fatih KÜÇÜKUYSAL
