Son dönemde yaşanan sorumsuz üretim ve tüketim, iklim değişikliği ve küresel ekonomik sorunlar hem bizleri hem de gelecek nesilleri etkiliyor. O yüzden sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında yeşil girişimcilik, yeşil ekonomi, yeşil teknoloji, yeşil kimya, sıfır atık, geri dönüşüm, bilinçli tüketim, tasarruf, yenilenebilir enerji kaynakları, organik tarım, permakültür gibi konu başlıklarını içeren sürdürülebilir yaşamı zorunlu bir hale geliyor. Ekolojik ve Ekonomik bakış açısı ile çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlanırken ekonomik gelişme, gelir artışı, istihdam ve fakirliğin azaltılmasına da katkı sağlanmış oluyor.
Sürdürülebilir bir yaşam tarzı yeme, ulaşım, sosyalleşme, enerji kullanımı, atık imhası ve daha birçok konuyu içerisinde barındırır. Basitçe söylemek gerekirse; sürdürülebilir olmak gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu, yapılan her şeyin en az etkiye, en az israfa sahip olduğu anlamına gelir. Sürdürülebilir yaşam yalnızca felsefi düşünme ile gerçekleşmez. İçkin olarak harekete geçmeyi ve aksiyon almayı da barındırır. Çünkü bugün tek bir bireyin çabası tüm sorunları çözemeyecek olsa da bireylerin birbirlerini etkileyerek sürdürülebilir yaşama geçmeleri kolektif ruhu besleyerek gerçek çözümleri doğuracaktır.
Sürdürülebilirlik sadece çevresel bir sorun değildir; aynı zamanda ekonomiktir. Nüfusun beşte biri gezegenin çevresel kaynaklarının çoğuna erişmekle kalmıyor, aynı zamanda gezegenin eğitim ve sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere ekonomik kaynaklarının çoğuna erişilebiliyor. Yaşam standartları değişmedikçe, gelişmekte olan ülkelerin sakinleri yoksulluk ve yetersiz beslenme ile uğraşmaya devam ederken, nüfusları büyümeye devam edecektir. Sürdürülebilirlik, dünya çapında yoksulluğu azaltmanın cevabının bir parçası olabilir. .
Sürdürülebilir Yaşam Seminer ve Eğitimleri için iletişime geçebilirsiniz.
Ekoloji, canlıların birbirleriyle; canlı ve cansız varlıkların da tamamını kapsayan çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu kavramı ilk kullanan Alman bilim insanı Ernest Haecke, ekonomi ve ekoloji sistemlerinin benzerliği hakkında şöyle demiştir: “Ekoloji deyiminden, doğanın ekonomisi ile ilgili olan bilgiler topluluğunu anlıyoruz”. Ekonomi bilimi ise tüketicilerin sınırsız istek veya ihtiyaçlarının sınırlı olan kaynaklarla nasıl idare edileceğini inceler. Enerji, ham maddeler, doğal kaynaklar gibi doğaya ait kaynakların ekonomik katkısını da ekolojik iktisat bilimi incelemektedir. Tüketimle beraber ekonomik refahın istikrarlı bir şekilde artması için üretimin de istikrarlı ve artarak devam etmesi gerekir. Çevre faktörü, üretim ve tüketim sürecinde hem geliştirici hem de sınırlayıcı önemli bir yerde bulunur.
Ekolojinin incelediği ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır. Burada canlısız, abiyotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve canlı, biyotik (üretici bitkiler, tüketiciler hayvanlar ve ayrıştırıcı mantarlar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur. Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplulukları ifade etmektedir.