top of page

 

KiÅŸisel bakım ürünleri ve kozmetik endüstrisi bugün çapı 6 milyar dolara ulaÅŸmış, oldukça büyük bir endüstri. Ve hepimiz az ya da çok bu ürünleri kullanıyoruz. Kozmetik endüstrisi zararlı kimyasalların çok fazla kullanıldığı bir sektör.
Ancak can sıkıcı bir gerçek var ki; her gün kullandığımız bu ürünler, zararlı kimyasallar içeriyor. Bu kimyasallarsa bize düÅŸündüÄŸümüzden çok daha fazla zarar veriyor.

 

Konuyla ilgilenen Heather White, ABD’de bulunan Environmental Working Group’un yöneticisi. Yaptıkları araÅŸtırmada kozmetik sektöründe kullanılan kimyasalların yüzde 34’ünün kansere yol açtığı, yüzde 45’inin doÄŸurganlığı olumsuz yönde etkilediÄŸi ve yüzde 60’ınınsa östrojen hormonuyla oynadığı ortaya çıkmış. Yani, bu kimyasallar sadece suyu ya da havayı deÄŸil, bedenlerimizi de kirletiyor. 2004 yılında White’ın ekibiyle birlikte yaptığı baÅŸka bir araÅŸtırmanın sonuçlarıysa çok daha sarsıcı. Bu araÅŸtırmanın sonuçlarına göre endüstriyel kimyasal kirliliÄŸinin etkileri, henüz anne karnındayken görülmeye baÅŸlıyor. AraÅŸtırma kapsamında incelenen yeni doÄŸan bebeklerin vücutlarında, aralarında 30 yıl önce yasaklanan bazıları dahil çok sayıda kimyasala rastlanmış. Bunlar arasında kozmetik sektöründe kullanılan kimyasalların da olduÄŸu biliniyor.

 

Zararlı kimyasalların ayrıca en yaygın etkilerinin erkeklerde sperm sayısını düÅŸürme, çocuklarda cinsiyet hormonlarını deÄŸiÅŸtirme ve yetiÅŸkinlerde tiroit hormonlarını etkileme olduÄŸu biliniyor.

 

Neden doÄŸal kiÅŸisel bakım ürünlerini tercih etmeli?
 

Aslında bu sorunun pek çok cevabı var. ÖrneÄŸin endüstriyel koÅŸullarda üretilmiÅŸ kiÅŸisel bakım ürünleri, elimize ulaÅŸana kadar doÄŸaya pek çok zarar veriyor. Üretimde kullanılan petrokimya ürünleri havaya, suya ve topraÄŸa karışmasının yanında, ne yazık ki bugün hala pek çok kiÅŸisel bakım ürünü hayvanlar üzerinde test ediliyor. Bu gibi etkileri, endüstriyel koÅŸullarda üretilen kiÅŸisel bakım ürünlerinin makro etkileri arasında gösterebiliriz.

Bu tip zararların yanı sıra, bir de bu ürünlerin insan saÄŸlığına doÄŸrudan etkileri de var. ÖrneÄŸin BPA içeren ÅŸiÅŸelerde ya da tüplerde satılan, alkol, paraben gibi pek çok kimyasal içeren kiÅŸisel bakım ürünleri bugün birçok hastalığın sebebi sayılıyor. ÖrneÄŸin antibakteriyel ürünlerin içeriÄŸinde rastlayabileceÄŸimiz triclosan adlı bir içerik, vücut için faydalı bakterilerin ölümüne ve dolayıyla bağışıklık sisteminin zarar görmesine neden oluyor. Yine Avrupa’da yasaklı konumda olan BHA ve BHT gibi katkı maddelerinin kanserojen etkileri belgelenmiÅŸ durumda.

​

 DoÄŸal Kozmetik EÄŸitimleri için bizimle iletiÅŸime geçebilirsiniz. 

​

 

Kozmetik Kimyası
Krem
Krem

 

ÇoÄŸu insan kremleri neredeyse her gün uygulamaktadır. Ancak birçok kiÅŸi kremlerin içerisindeki maddelere önem vermeden doÄŸrudan cildine uygulamaktadır. Bu durum cildinize zarar vererek kırışmasına bile neden olabilir. O yüzden  kremlerin  doÄŸal olmasına ve riskli kimyasal madde içermemesine dikkat etmelisiniz. Aynı zamanda cilt yapınıza göre ürün kullanmanız gerekmektedir. Aksi takdirde cildiniz zarar görebilir.

​

Kremlerin cilt yapınıza uygun olması son derecede önemlidir. Her insanın cilt yapısı birbirinden eÅŸsizdir. ÇoÄŸu insanın hassas ve cilt rahatsızlıklarına yatkındır. Bu nedenle kremleri bilinçsiz bir ÅŸekilde kullanmamanız gerekiyor.

​

Kremin içinde bulunan standart kimyasalların büyük kısmı:

​

Su, Gliserin, C12, 15 Alkil Benzoat, Stearik Asit, Cetyl Alkol, Sodyum borat, Sorbitol, Dimetikon, Phenoxyethanol, TEA, Allantoin, Propylene Glycol, EDTA, Metyl Paraben, Quince Extract, Propyl Paraben, Menthol, Tocopheryl Acetate, Butyl Paraben, Potassium sorbate,

Güneş kremi

 

GüneÅŸ ışınları, D vitamini aktivasyonu, fiziksel ve zihinsel enerji vermesi gibi faydaları olsa da morötesi (UV) ışınlar bakımından cilt ve gözler için hayli risklidir. UV farklı türleri vardır. Bunlar: 

UV-C (200-280 nm),

UV-B (280-320 nm),

UV-A (320-400 nm).

UV-C biyolojik olarak en çok zarar veren radyasyon türüdür ancak ozon tabakası tarafından filtrelenir.

UV

Oksidatif stres, organizmadaki serbest radikallerin normal miktarını aşması anlamına gelmektedir. Serbest Radikal

 

Moleküler düzeyde hem genetik, hem epigenetik hem de reaksiyon dengesi açısından olumsuz sonuçlar doÄŸurabilecek bu durum, bahsedilen yollar vasıtasıyla baÅŸka bir takım saÄŸlık sorunlarına da yol açabilmektedir.

SPF Nedir?

Sun Protection Factor teriminin ilk harflerinden oluÅŸan SPF, GüneÅŸ Koruma Faktörü

 

GüneÅŸ ürünlerinde en çok tercih edilen SPF30 ve SPF50 ürünlerdir.

ÖÄŸle saatlerinde güneÅŸe maruz kalacaksanız SPF50 ve üzeri koruyuculuÄŸa sahip ürünler kullanmanız önerilir.

 

GüneÅŸ koruma faktörü bir diÄŸer adı ile SPF, yanlış bilinenin aksine ürünlerin koruyucu etkisini deÄŸil koruma süresini temsil etmektedir.

 

​

rujlar

 

California Üniversitesi’nden Prof.  Isaac Pessa makyaj yapan bir kadının hayatı boyunca 1,5 kg ruj yuttuÄŸunu iddia ediyor. Rujların içerisinde güzel tat vermek (sakarin çözeltileri), opaklık saÄŸlamak (titanyum dioksit), renk vermek, güzel koku (esanslar) vermek gibi özellikleri saÄŸlamak için birçok kimyasal madde kullanılıyor. Daha da önemlisi ağır metallerden KURÅžUN da ihtiva ediyor.

​

KurÅŸun rujlarda, göz farlarında ve birçok renkli kozmetikte renk ayarlamak amacıyla bulunan özellikle hamile kadınlar ve çocuklar olmak üzere hepimiz için zararlı olan bir ağır metaldir. Ä°nsan vücudundaki kurÅŸun miktarı ortalama olarak 125-200 mg civarındadır. KurÅŸun insan metabolizmasına ve ekolojik çevreye en çok zararı veren metaller arasındadır.

Rujlarda, fondötenlerde, ojelerde, diÅŸ beyazlatıcı macunlarda bulunur. Dünya SaÄŸlık Örgütü sınıflandırmasına göre kurÅŸun 2. sınıf kanserojen gruptadır.  Kemiklerde biriken kurÅŸun zamana baÄŸlı olarak çözünerek böbreklerde tahribata neden olmaktadır. KurÅŸun bir tür nörotoksindir ve anormal beyin ve sinir sistemi fonksiyonlarına sebep olabilmektedir.

Sıvı Şampuan

 

BaÅŸta Åžampuan olmak üzere, saç kremleri, saç koruyucu, boyalı saçlarda renk koruyucu, gibi pek çok ürün mevcut. Yapılan bir araÅŸtırma sonucu, aslında, saç bakım ürünlerinin, hayatımız açısından tahlikeli olduÄŸunu ortaya koydu. Özellikle, Åžampuanlarda bulunduÄŸu iddia edilen formaldehit adlı madde kanserojen maddeler listesine eklendi.

 

Åžampuanların içeriÄŸindeki kimyasallara bakalım...

 

Su:

Åžampuan etiketinde ilk sırada yer alan madde. Bir baz oluÅŸturuyor ve diÄŸer tüm kimyasal maddelerin bir arada kalmasını karışmasını saÄŸlıyor. ÇoÄŸunlukla ÅŸampuanların yüzde 80'i sudan oluÅŸuyor.
 

Amonyum Lauryl Sulfate/Amonyum Laureth Sulfate/ Sodium Lauryl Sulfate:

Bu üç madde de hemen hemen tüm sıvı sabun ve detarjanlar da bulunuyor ve yaÄŸların çözülmesini saÄŸlayarak saçları kirden arındırıyor.


Cocamide DEA MEA ya da TEA / Cocamidopropyl Betaine:

Kir çözme özelliÄŸi Amonyum Lauryl Sulfate/ Amonyum Laureth Sulfate/ Sodium Lauryl Sulfate'e göre daha az olan bu kimyasallar ÅŸampuanın köpürmesini ve kıvamının koyulaÅŸarak kolay dökülmesini saÄŸlıyor.


Sodium Citrate:

Bu maddenin temel görevi ÅŸampuandaki PH derecesini sabit tutmak saçın saÄŸlığını ve parlaklığını korumak.


Glycol Distearate / Streate:

Bu iki maddenin en önemli özelliÄŸi ÅŸampuana (ÅŸeffaf renkte olanlar hariç) o sedefsi hoÅŸ rengi ve hoÅŸ kıvamı vermek.
 

Polyquaternium/Quaternium:

YumuÅŸatıcı özellikteki bu maddeler bazı çamaşır yumuÅŸatıcılarda da bulunuyorlar, saçların yıkamadan sonra yumuÅŸak bir hal almasını kolaylaÅŸtırıyor aynı zamanda ÅŸampuana da kıvam veriyorlar.
 

Dimethicone / Cyclomethicone: Özel silikon yaÄŸları saçı kayganlaÅŸtırıyor parlaklaÅŸtırıyor ve banyo sonrası çok daha kolay taranmasına yardımcı oluyorlar.


Pantenol: Bir B vitamini türevi olan ve bazı ÅŸampuanlarda bulunan pantenol saç telinin sadece yüzeyinde kalmıyor içine de iÅŸliyor ve daha nemli olmasını ÅŸiÅŸkin görünmesini saÄŸlıyor. Saç böylece daha saÄŸlıklı bir hal alıyor.


SLS (Sodium Lauryl Sulfate):

Köpürme iÅŸlevini gerçekleÅŸtiriyor. Ciltte ve gözde tahriÅŸe neden olarak cildin yaÄŸ dengesini bozabiliyor ve bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. 

Paraben:

Raf ömrünü uzatmak için kullanılıyor. Ciltte egzama tipi tahriÅŸ ve alerjik reaksiyonlara sebep oluyor. Benzoik asidin bir türevi olan paraben zehirli ve toksik bir madde. Üstelik vücutta östrojeni taklit edebiliyor. GöÄŸüs kanserine sebep olduÄŸu birçok bilimsel araÅŸtırmayla ispatlanmış durumda. ÇeÅŸitleri: methyl, propyl, butyl ve ethyl… Formaldehit: Vücuda solunum, sindirim ve az miktarda da deri yoluyla girip kiÅŸiyi duyarlılığına göre farklı ÅŸekilde etkiliyor. Bunların çoÄŸu; göz, burun, boÄŸaz tahriÅŸi gibi mukozalarla ilgili belirtiler. Ancak, formaldehit soluyan bazı hassas kiÅŸilerde yorgunluk, uyuklama, deri döküntüleri, baÅŸ aÄŸrısı ve baÅŸ dönmesi, konsantrasyon bozukluÄŸu gibi çok farklı ÅŸikâyetler görülebiliyor. 

Polietilen Glikol:

Cildin tabii nem deÄŸerini çoÄŸaltıp azaltabilen, petrolden üretilmiÅŸ kanserojen bir katkı maddesi. Bu, cildin yaÅŸlı görünümünü artırıp onu bakterilere karşı daha savunmasız duruma sokuyor. Ayrıca tahriÅŸ, kaşıntı, göz hasarı yapabiliyor. Propylene glycol(PG): Bir petrol türevi. Cilde nüfuz ederek proteini ve hücresel yapıyı zayıflatıyor. 

Silikon:

Cildin ve saçın yumuÅŸak ve canlı görünmesi için kullanılıyor. Cildi kaplayarak hava ile teması engelliyor. Bu yüzden sivilce ve pullanmalara neden olabiliyor. 1,4-dioxane: Kansere yol açan maddelerin başında yer alıyor. Köpük yapıcı ve nemlendiricili ürünlerde yaygın ÅŸekilde kullanılıyor. Etiket üzerinde, PEG, “Polyethylene”, “Polyethylene glycol”, “Polyoxyethylene” kelimeleri ile tanımlanıyor. Göz ve mukozada kaşıntıya, deride tahriÅŸe, santral sinir sisteminde depresyona ve zehirlenmeye sebep olabiliyor. Akut maruz kalma durumunda ise tahriÅŸ, baÅŸ aÄŸrısı-dönmesi ve uyuÅŸukluk yapıyor. 

Saç Örnekleri

 

Kimyasal saç boyalarındaki etken maddeler saçın dış katmanını oluÅŸturan kütikülpulcuklarını açarak orta katmanda bulunan korteks keratin liflerine baÄŸlanır ve boyamayı saÄŸlar. Sabitliyicilerle birlikte kalıcılıkları fazladır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan oksidant boyalar, peroksit, amonyak ve p-fenilen diamin (PPD) içerdiklerinden deriye ve saç tellerine büyük zarar vererek deride hassasiyet, yanma, saç tellerinde kuruma ve kırılma yapmaktadır. AÅŸağıda bazı bilimsel araÅŸtırmaların sonuçları veriÅŸmiÅŸtir:


PPD, en çok koyu tonlarda kullanılmaktadır. Saç boyası ÅŸirketleri, doÄŸal bir görünüme sahip uzun süre kalıcı saç rengi saÄŸladığı için yaygın olarak bu kimyasal riskli maddeyi kullanmaktadır. PPD, yutulduÄŸunda oldukça toksiktir. PPD, hidrojen peroksit ile tepkimeye girdiÄŸinde, Bandrowski bazı adı verilen mutajenik (DNA'yı bozan) ve muhtemelen kanserojen olan bir maddeyi ortaya çıkarır. Kanıtlar, PPD’nin güçlü bir cilt irritanı olduÄŸunu doÄŸrulamaktadır. En yaygın beÅŸinci cilt alerjeni olan bu maddenin çeÅŸitli kimyasal adları vardır. Bunlar; p-phenylene diamine (p-phenylenediamine, para-phenylenediamine, 4-aminoaniline; 1,4-benzenediamine; p-diaminobenzene; 1,4-diaminobenzene; 1,4-phenylene diamine).

​

“Bitkisel – organik” olduÄŸu iddia edilen saç boyalarına da kanmamak gerekir. Kapaklarında DDP bulunmadığı yazan ürünlerin içeriklerinde açıkça p-fenilendiamin (PPD) maddesinin olduÄŸu yazılmaktadır. “Hint kınası” olarak aktarlarda satılan sözde doÄŸal kınaların ambalaj içeriÄŸinde yazmasa da içeriÄŸinde PPD olduÄŸu web sitelerinde belirtilmektedir.

​

DoÄŸal boyalar

DoÄŸal boyalar, sentetik saç boyaları gibi saç teli ve saç derisinin içine nüfuz etmez. O yüzden de renk haslıkları zayıftır, yıkamayla ve kıl dış dokusunun azalmasıyla zamanla akarlar ve beyaz saçı da tam olarak kapatamazlar. Ancak saçın genel bütünlüÄŸünü ve saÄŸlığını bozmaz, saçı yıpratmaz ve deride alerjik etki yapmazlar (Yine de doÄŸal maddeleri kullanmadan önce aynı sentetik boyalar gibi bilek içi testi yapılması önerilir). DoÄŸal saç boyaları kına baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli bitki ekstraktlarından elde edilir.

Kına Malzemeleri

 

Kına / henna (Lawsonia inermis) bitkisinin Latince adı, bitki ve hayvanların bilimsel adlandırılmasının öncüsü olan Ä°sveçli bilimci Linnaeus tarafından verilmiÅŸtir. Kına adı bilim insanının doktor ve botanikçi arkadaşı Isaac Lawson adına binaen verilmiÅŸtir. Ä°ngilizce (Henna) ve Türkçeye, Arapçadan (Hınna) geçen kınanın Hint dilinde adı mehndi olarak dillendirilir.
 

Bitkide lawsone (C10H6O3) adı verilen bir pigment vardır. Kızıl turuncu renk veren bu pigmentin kimyasal adı hennotannik asit (2-hidroksi-l, 4-naftokinon) olarak adlandırılır. Zayıf bir asittir. Lawsone molekülü, naftalinin moleküler yapısına çok benzer.

​

Kına, eski çaÄŸlarda Kıbrıs’ta tedavi edici özelliÄŸinin yanı sıra sabun otu (Saponaria officinalis) ile karıştırılarak saç boyamada kullanılan bir kozmetik ajan görevi de görmüÅŸtür. Sabunotu, geçmiÅŸte doÄŸal sabun yapmak için kullanılmıştır. Bitkinin yaprakları ve kökleri suda bekletilerek içerdikleri saponin adlı kimyasal maddenin suya geçmesiyle sıvı sabun üretilmiÅŸtir. Tarihsel olarak narin veya eÅŸsiz tekstiller temizlemek için kullanılmıştır.

​

Kına, saç ve derideki keratin gibi protein yapılarla tepkimeye girerek kalıcı kızıl bir iz bırakır. Bu iz kalıcı olsa da saç ve deri hücreleri yenilendikçe üst kısmını döktüÄŸü için ve yıkandığı için zamanla düÅŸer. Avrupa Tüketici GüvenliÄŸi Bilimsel Komitesi (EU SCCS), kınayı boyama iÅŸlemi geleneksel tarzda yapıldığı takdirde güvenli bir saç ve cilt renklendiricisi olarak kabul etmiÅŸtir. Lawson'un maksimum içeriÄŸi %1,4 ile sınırlandırılmıştır. Kına olarak sınıflandırılan ürünlerde diÄŸer bileÅŸenlerin varlığına izin verilmez.


Kına taşı ve riskleri

Kına taşı hakkında literatürde yeterli bilgi olmamasına karşın bazı bilimsel kaynaklarda kına taşı çözeltisini yanlışlıkla yutan bir çocuÄŸun zehirlenme belirtilerinin olduÄŸu ve operasyona alındığı belirtilmektedir. Tam kimyasal içeriÄŸinin bilinmediÄŸi ancak aktarlarda satılan bazı kına taÅŸlarında yoÄŸun PPD zararlı maddesi olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir.

  • X
  • Facebook Sosyal Simge
  • Instagram Sosyal Simge
  • LinkedIn Sosyal Simge
  • YouTube Sosyal Simge
bottom of page