
Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Örgütü (US EPA)’ya göre yeşil kimya; kimyasalların veya kimyasal proseslerin çevreye olumsuz etkilerini azaltma veya ortadan kaldırma faaliyetleridir . Dolayısıyla yeşil kimya birden çok disiplinin bir araya gelmesiyle mevcut veya olabilecek sorunlara çözüm yolu geliştiren, yeni bir akımdır.
Yeşil Kimya, yaşamın her alanında var olan kimyasalların oluşturduğu sorunlarını ortadan kaldıracak ve alternatif çözümler öneren yeni bir akımdır. Çevre Koruma Örgütü (EPA) tarafından tanımı ise; “Kimyasalların dizaynı, üretimi ve kullanımı sırasında ve sonrasında ortaya çıkacak kirlilikleri elimine eden veya azaltan yenilikçi teknolojileri teşvik etmektir.”
P. T. Anastas ve J. C. Warner ise Yeşil Kimya-Teori ve Pratik kitabında ( Green Chemistry-Theory and Practice ); “Kimyasal ürünlerin dizaynı, üretimi ve kullanım alanlarında insan ve çevre sağlığı için tehlike oluşturan materyallerin kullanımı ve ortaya çıkışını elimine eden veya azaltan bir düzine prensibin kullanımıdır.” olarak tanımlamışlardır. 12 prensip olarak ortaya çıkan ve şuan birçok kimyasal endüstri ve araştırmada rehber olarak kullanılan bu prensipler 12 prensip olarak bilinir.
1-Önleme (Prevention):
Bir kirliliği temizlemeye çalışmaktansa; hiç kirletmemek yani kirletme öncesi önlem almak daha doğru bir yaklaşımdır. Bu prensibe ‘Atıkların Önlenmesi’ de diyebiliriz.
2-Atom Ekonomisi (Atom Economy):
Sentezlenmek istenilen maddenin atom ağırlığının, o maddenin sentezinde kullanılan reaktiflerin atom ağırlığına oranının % olarak ifadesidir. Bu yüzde oranı atom ekonomisinin bir göstergesidir. Eğer sonuç %100 ise bu reaksiyonun %100 atom ekonomisi ile gerçekleştiği söylenebilir.
3-Zararsız kimyasal sentez (Less Hazardous Chemical Syntheses):
Çevre ve insan sağlığı açısından zararlı bir sentez tekniği yerine daha az zararlı başka bir alternatifi tercih edilmelidir. Maliyet bakımında zararlı kimyasal sentez daha avantajlı olsa dahi, kirliliğin temizlenmesi de bir maliyet oluşturacağından ekonomik açıdan da dezavantajlıdır.
4-Güvenli kimyasalların tasarımı (Designing Safer Chemicals):
Kullanılan kimyasalların toksik etkisini en aza indirecek tasarımların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
5-Güvenli çözücüler ve yardımcı kimyasalların kullanımı: ( Safe Solvents )
Aşırı ve gereksiz çözücü veya ayırıcı yardımcı kimyasalların kullanımından kaçınarak, çevre ve insan sağlığı açısından daha az zararsız olanlar tercih edilmelidir.
6-Enerjinin verimli kullanımı: ( Efficiency on Energy )
Kimyasal proseslerdeki enerji eşitlikleri hem çevre hem de ekonomi açısından en az olacak şekilde düzenlenmelidir. Sentezlerde kullanılacak ortam sıcaklığı ve basıncı mümkünse minimum olacak şekilde ayarlanmalıdır.
7-Yenilenebilir hammadde kullanımı (Use of Renewable Feedstocks):
Bir reaksiyonun sentezinde kullanılan ham maddelerin veya reaksiyon sonucu oluşan yan ürünlerin yeniden kullanılabilir olanları tercih edilmesi gerekmektedir. Her türlü ham maddenin; ürün ömrünün tamamlamasından sonra yeniden kullanılabilir özellikte olması gerekir.
8-İlave reaktif gerektiren uygulamaları azaltma, mümkünse kaçınma:
Reaksiyonlar tasarlanırken en az basamaklı olacak şekilde tasarlanmalıdır. Çünkü fazla basamaklı reaksiyonlarda kimyasal kullanımı artacağından; reaksiyon basamakları azaltılmalıdır.
9-Kataliz (Catalysis):
Katalitik reaktifler( yeteri kadar selektif) stokiyometrik reaktiflerden daha üstündür.
10-Bozunma için tasarım:
Kimyasal ürünler zararsız bir şekilde bozunacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu gün kullanılan pek çok kimyasal ürün doğada yüzlerce yıl bozunmadan kalmaktadır. Yeşil ürünlerde bu süre daha kısa olmalı ve bozunma ürünler çevre yada insan sağlığına zararsız olmalıdır.
11-Kirliliğin önlenmesi için gerçek zamanlı analiz:
Kirliliğin önlenmesi için gerçek zamanlı analitik metotlar kullanabilen; izleme ve kontrol sistemleri kurarak; oluşabilecek kirlenmenin anında tespit edilerek; önlemlerin anında geliştirilmesi gerekmektedir.
12-Kazaları önlemek için güvenli kimya:
Patlamalar, yangınlar gibi kimya kazalarının en aza indirilmesi için kimyasal prosesler bu şekilde tasarlanmalıdır.
YEŞİL TEKNOLOJİ
Sanayi devrimiyle birlikte başlayan tüketim toplumu tüm çılgınlığıyla devam ediyor. Tüketicilerin taleplerini karşılamak için seri üretimin sınırlarını zorlayan firmalar ister istemez doğal kaynakları zedeliyor. İşte tüm bu sorunlar küresel ısınma ve enerji krizlerinin kapımıza gelmesine neden oluyor. Teknoloji dünyası bu sorunu çözmek için yeni bir kavramı geliştirdi. Yeşil Teknoloji (Green IT). Bu yeni teknolojiye uygun ürünlerin en büyük farkı, tasarım ve üretim aşamasında başlıyor. Doğa dostu ve tekrar işlenebilir materyallerden yapılan bu ürünler aynı zamanda size hizmet edemeyecek hale geldiği zaman onları çöpe atmak yerine, en yakındaki geri dönüşüm tesisine vererek doğa ve ekosisteme de yardımcı olabiliyorsunuz
Uluslararası Ürün Güvenliği Sempozyumunda YEŞİL KİMYA sunumum için ...
Yeşil Kimya İlkeleri ve Yeşil Teknoloji semineri için ...
Doğal kaynaklar dünya nüfusunun artmasıyla da giderek azalmaktadır. Tüketim azaltılabilir ve nitelikli atıklar geri dönüştürülerek doğal kaynaklar verimli kullanılabilir. Geri dönüşüm doğal kaynaklarımızın korunması ve verimli kullanılması için çok önemlidir. Son yıllarda atık malzemelerin birçok sektörde değişik amaçlarla kullanılması yaygınlaşmaktadır.
PLASTİKLERİN DÖNÜŞÜMÜ
Plastiklerin hepsi dönüşüme uğramamakta, uğrayanlar da yüzde yüz kullanılamamakta, kalitesi düşmektedir. Dönüşüme uğrayabilen polimer türü “termoplastik” olarak adlandırılan sıcaklıkla eriyip tekrar şekil alabilenlerdir. Termoset türler ise geri dönüştürülemeyen atık olmaktadır. Ancak farklı alanlarda ileri dönüşüme uğratılıp değerlendirilebilirler.
Günümüzde ticari olarak kullanılan polimerler, petrol gibi tükenebilen kaynaklardan elde edilmektedir. Bu polimerlerin çoğu oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olduklarından çok uzun bir süre doğada bozunmadan kalır ve atık sorunu oluştururlar. Plastik poşetlerde polietilen (PE) adlı polimer madde kullanılmaktadır. Kütle olarak milyarlarca tona karşılık gelen bu ürün, toplam plastik kullanımının sadece %2’sini oluşturur. Plastik atıkların geri dönüşümü bölgeden bölgeye değişmektedir. Örneğin; birçok alanda kullanılan polietilentereftalat (PET) ele alındığında ürünün geri dönüşümü Fransa’da %80 iken, ABD’de %30 kadardır. Termoset türü geri dönüştürülemeyen plastiklerse yakılmakta veya çoğu zaman çöp olarak doğrudan doğaya bırakılmaktadır. Yılda yaklaşık 5 milyar ton plastiğin denizlere karıştığı (1 saatte yaklaşık 600 kg plastik) hesaplanmıştır. Son yıllarda petrolün tükenme olasılığı ayrıca insan ve çevre sağlığına olumsuz etkilerinden biyolojik kökenli biyopolimerlere ilgi artmaktadır.
GIDALARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ
Sıfır atık politikalarına uygun çevre kirliliğinin en aza indirilmesi amacıyla hayvansal ve bitkisel atıkları organik gübreye dönüştürmek, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısı üzerinde çok yönlü olumlu etki göstermektedir. Organik gübre oluşumu, hayvan atıklarının dönüşümü ve ölü canlıların ayrıştırıcılar (saprofitler) tarafından parçalanması sonucu gerçekleşir. Çevre kirliliğinin en aza indirilip sıfır atığa yaklaşmak amacıyla dünya genelinde organik tarıma olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Azot ve fosfor içeren kimyasal gübrelerin kullanımı en aza çekip organik yapıdaki gübrelerin kullanımının artması teşvik edilmektedir. Hayvansal ve bitkisel atıklardan oluşan organik gübreler toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısı üzerinde çok yönlü olumlu etkiler göstermektedir.
Geri Dönüşüm Seminer ve Eğitimleri için iletişime geçebilirsiniz.