

Kimya sözcüÄŸünün, kimyanın modern bir bilim haline gelmeden önceki haline karşılık gelen “simya” ile aynı kökenli olduÄŸu düÅŸünülmektedir. Simya bugünkü anlamda bir bilim olmaktan ziyade bir sanat olarak nitelendirilebilir. Simyaya kimyanın bilim öncesi hali olarak da bakılabilir. Simyacıların çalışmaları sonucunda daha sonra kimyacıların da kullandıkları; fırınlar, damıtma düzenekleri, su banyosu gibi pek çok araç gereç ve damıtma, süzme, süblimleÅŸtirme, kristallendirme gibi laboratuar teknikleri geliÅŸtirilmiÅŸ ve bugün element ve bileÅŸik olarak bilinen çeÅŸitli kimyasal maddeler keÅŸfedilmiÅŸtir.
Simya; kimya, astronomi, astroloji, mitoloji, sihir vb. birçok alanla iliÅŸkili olup çeÅŸitli pratik laboratuar uygulamalarından gizemciliÄŸe varan geniÅŸ bir yelpazeyi kapsamaktadır. Kimyadan önceki simya çağında, simyacıları araÅŸtırma yapmaya motive eden iki önemli hedefi öne çıkmaktaydı. Bunlar;
•KurÅŸun ve çinko gibi metalleri deÄŸerli bir metal olan altına dönüÅŸtürerek zengin olmak
•Ölümsüzlük saÄŸlayacak hayat iksirini bulmaktır
Aslında bunlar, sembolik anlamlara gelmektedir diyebiliriz. Åžöyle ki;
​
Birinci hedef; Tüm metalleri altına çevirmek. Zengin olmak.
Öncelikle bu kimyasal olarak mümkün deÄŸil. Teorik olarak atomların sayısıyla oynanması olası ancak bu “astarı yüzünden pahalı” deyimine girer. Ayrıca her ÅŸey altına çevrilebilirse altının deÄŸeri kalmaz. Sonuçta bir ÅŸeyi deÄŸerli yapan onun az bulunması da deÄŸil midir? O yüzden bunun ezoterik, batıni, içsel anlamı; olumsuz duygu, düÅŸüncelerimizi olumluya çevirmek. Yani, dönüÅŸüme, metamorfoza girmek. DiÄŸer anlamda “kemale erme”de adım adım ilerlemek. Burada zenginlik maddi anlamda çok mal mülke sahip olmak deÄŸil manevi anlamda doygunluÄŸa sahip olmak diyebiliriz. Ayrıca zenginliÄŸi saÄŸlık ve huzur olarak da tanımlayabiliriz.
İkinci hedef; Ölümsüzlük saÄŸlayacak hayat iksirini bulmak.
Son yıllarda medikal tıp ile birlikte insanlar genç yaÅŸta ölmüyor ve insan ömrü uzadı diyebiliriz. Çünkü ortaçaÄŸda insanlar ortalama 30 40 yıl yaşıyor, birçok hastalıktan erken ölüyordu. Bu arada ÅŸuan ki tıpla evet birçok hastalık durduruldu ancak tam da tedavi edilemiyor. Diyabet, astım, tansiyon gibi çağımızın hastalıklarından muzdarip kiÅŸiler ilaçlarla hayatlarını devam ettirebiliyorlar ancak tam olarak bunlardan da kurtulamıyorlar, tam anlamıyla tedavi olamıyorlar. Burada ki “ölümsüzlük” tabirinin sembolik anlamı da koruyucu saÄŸlığa giriyor diyebiliriz. KiÅŸi, kendini hasta olmadan ne kadar korursa ve bağışıklık sistemini ne kadar güçlü tutarsa hastalık ve ölümden o kadar uzak duruyor diyebiliriz. YaÅŸlanma durdurulabilir mi? Orası tartışılabilir ancak saÄŸlığımız koruyarak, ki bu da doÄŸal yaÅŸam tarzı ve zihinsel dinginlikten geçiyor, yaÅŸlanmayı geciktirmek pekala mümkün.